26 Kasım 2009 Perşembe

Yolculuk Notları-Shanghai-İstanbul Hattı

Hava buz gibi soğuk Shaoxingten yola çıkıyorum.İçimde daha önceki gelişlerim gibi fazla bir heyecan yok çok ilginç!!! Aklıma hemen 15 yaşında iken ailemden ayrıldığım o acı gün geliyor.Çocuk ruhumda fırtınalar kopuyor ama babam beni teskin etmeye çalışıyor.Düşünüyorum Allahım diyorum bu çıkış artık geri dönülemez çıkış bir daha ailenin şımarık çocuğu olamayacağım.O an tren tüm romantizmi ile yol alırken anlıyorum artık büyüdüğümü..Kuşlar evime doğru yol alıyor ben ise evimin tersine bir muammaya gidiyorum.Daha sonra geçmek bilmeyen 2 ay ve ilk dönüş söz veriyorum kendime şunları şunları yapacağım diye ama o zamanda göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor ve çoğu şeyi yapamadan yine yollara düşüyorum.O heyecanı arıyorum şimdilerde..Şimdi ise dünyanın bir ucundan ülkeme dönüyorum. Çinin güneyi için sevgili Maonun o ünlü sözünü düşünüyorum.Çinli üşümez demiş ve Sarı Nehirden aşağısına kalorifer sistemi kurmamış.Ama biz Türkleri hesap etmemiş.İliklerime kadar üşüyorum korunmak için elimden geleni yapıyorum ama nafile çaba! Çünkü sadece bedenim değil ruhumda üşüyor.Ruhumu ısıtmak neler yapmak lazım diye düşüncelere dalıyorum.Elimde Selahattin Yusufun ‘Niçin ağlıyorsun Elızabeth mutlu değilmiyiz?’ kitabı var sayfalarını çeviriyorum.Kulağımda Kıraç ezgileri biraz o gönlümü rahatlatıyor ama aynı zamanda acıtıyor.Gözün alabildiğince uzun ve güzel otobanda yol alıyoruz ülkeme doğru.Hesaplıyorum yaklaşık 4 ay olmuş ayrı kalalı sevdiklerimden..Aslında sadece bedenen bir ayrılıktı bu, kalbim hiç ayrılmamıştı ki!.Sabah ezanı,annemin güzel yemekleri ve dostlarıma sarılmak evet evet bunları çok özlemişim..Sarılmak fiilini düşünüyorum aylardır.Her şeyin sanal yaşandığı bir dünyada sarılmanın rahatlatıcılığı ve terapisi…

Uçak sisten ötürü beş saat rötar yapıyor bu arada insanlar homurdanıyorlar.Anonsu bekliyoruz İstanbuldan gelecek habere göre uçağımız kalkacak.Havaalanında küçük dostluklar başlıyor.Benimde Londradan ve Kievden 2 arkadaşım oluyor.Ortak dertler ortak sıkıntılar ortak hayalleri seziyorum insanlarda..Herkes kendi hikayesini anlatma yoluna gidiyor o an anlıyorum insanlığın ortak dilinin muhabbet olduğunu! İnsanlar dinlenmek,paylaşmak,dertleşmek istiyor.Hele şükür müjdeli haber geliyor ve uçağa alınmaya başlıyoruz.11 saat 40 dk sürecek olan uzun bir yolculuk başlayacak.Karmakarışık duygularla beraber koltuğuma gömülüyorum.Sevdiklerime kavuşma ümidi ile hayallerine dalıyorum….

Hiç yorum yok: