Hindistan Notları-Bombay…
Türk havayolları ile yaklaşık 5 saat süren yolculuktan sonra Bombay şehrine iniyoruz.İstanbul bizi yağmurla uğurlamıştı şimdide Bombay Muson yağmurları ile karşılıyor.Bu Bombay'ı ikinci ziyaretim oluyor. Geçen 1,5 sene içinde Bombay'da büyük değişiklikler var mı diye merak ediyorum.Çünkü Çin'de yaşayan biri olarak 1,5 sene Çin için çok uzun bir zaman dilimi olduğunu bilerek Hindistan'a temkinle yaklaşıyorum.Sabah erken saatlerde otelden ayrılıyoruz ama dünyaca meşhur Bombay trafiğine yakalanıyoruz.2 dklık yolu 1,5 saat gibi bir sürede alınca sinirlerimiz tepemize çıkıyor.Etrafı seyrettiğimde Hindlilerin sakin bir şekilde beklediklerine şahit oluyorum.Şehir sanki bombalanmış gibi yıkık dökük, arada da inanılmaz zenginliklere şahit oluyorum.Gelirler arasında uçuruma inanamıyorum.Daha 3 gün önce Boğaz trafiğinde kafayı yemiş olan ben onun trafik olmadığını düşünerek gülümsüyorum.Aradaki trafiği karşılaştırmanın bile abes olduğunu düşünmeden edemiyorum.Mumbai aynı zamanda Hollywood'un bire bir kopyası olan Bollywood'un da merkezi konumunda bir şehir.Türkiyedeki karşılığı ise İstanbul'a denk geliyor.Yoğunluktan öğle yemeği yememiz gecikince saat 16.00 sularında yiyecek mekan arıyoruz ama saat 15.00 gibi tüm restoranların kapandığını öğreniyoruz.Bu arada Hindistan'da orta sınıf pek olmadığı için ya herhangi bir otelin restoranında yemek bulabiliyorsunuz yada sokaklarda inanılmaz pislikteki yerlerde.Ülkede sayısı bilinmemekle beraber 10 milyon civarında evsiz var ve bunlar sokaklarda yaşıyorlar.Saatler boyunca trafikte onları seyrederken bir kez daha fakirlik kavramı üzerinde düşünüyorum.Hind fakiri kavramının boşa söylenmemiş bir söz olduğunu idrak edip halime şükrediyorum.Bombay'da bazı güzel binalara rastlıyoruz ve sorduğumuzda bunların İngilizler tarafından yapıldığını öğreniyoruz.
Hindistan Notları-Yeni Delhi…
Yeni Delhi'ye geleli henüz birkaç saat oldu.Havaalanından çıkınca ağır bir hava bizi karşılıyor.Taksiye biniyoruz ama sanki yüzyıl öncesinde zaman yolculuğundayız.Sefalet ve gelişmemişlik inanılmaz düzeyde.Delhi ülkenin başşehri ve tüm yollar evsiz insanlarla dolu halde.Bu arada evsizlerin arkalarındaki bahçelerde golf sahaları dikkatimi çekiyor.Herşey sanki şaka gibi geliyor.Evsizlerin arkasındaki reklam tabelalarında Vodafone sizi dünyaya bağladığının reklamını yapıyor.Ülkede kaldırımda yürümek neredeyse imkansız gibi.Hangi Hindliyle konuşsam heryerde rüşvetin olduğundan ve rüşvetsiz hiçbir işin yürümediğinden şikayet ediyor.Kaldığımız otel 2010 yılını yaşarken sokaklar 19.yüzyılı yaşıyor gibi.Hindistan tvlerini açtığımda heryerde film ve müzik starları gözüküyor.Ülke tamamen onlarla yatıp onlarla kalkıyor.Seda Sayan programları bana Discovery kanalındaki öğretici belgeseller gibi geliyor Hindistan kanallarına bakınca…Nasıl Latin Amerika futbolla yatıp kalkıyorsa burasıda Bollywood starları ve danslarla yatıp kalkıyor.Tv seyrederken tüm ülkenin eğlendiğini ve hiçbir sorunu olmadığını düşünemeden edemiyorum.Yarın Sitapur şehrine yolcuğumuz olacak…
Türk havayolları ile yaklaşık 5 saat süren yolculuktan sonra Bombay şehrine iniyoruz.İstanbul bizi yağmurla uğurlamıştı şimdide Bombay Muson yağmurları ile karşılıyor.Bu Bombay'ı ikinci ziyaretim oluyor. Geçen 1,5 sene içinde Bombay'da büyük değişiklikler var mı diye merak ediyorum.Çünkü Çin'de yaşayan biri olarak 1,5 sene Çin için çok uzun bir zaman dilimi olduğunu bilerek Hindistan'a temkinle yaklaşıyorum.Sabah erken saatlerde otelden ayrılıyoruz ama dünyaca meşhur Bombay trafiğine yakalanıyoruz.2 dklık yolu 1,5 saat gibi bir sürede alınca sinirlerimiz tepemize çıkıyor.Etrafı seyrettiğimde Hindlilerin sakin bir şekilde beklediklerine şahit oluyorum.Şehir sanki bombalanmış gibi yıkık dökük, arada da inanılmaz zenginliklere şahit oluyorum.Gelirler arasında uçuruma inanamıyorum.Daha 3 gün önce Boğaz trafiğinde kafayı yemiş olan ben onun trafik olmadığını düşünerek gülümsüyorum.Aradaki trafiği karşılaştırmanın bile abes olduğunu düşünmeden edemiyorum.Mumbai aynı zamanda Hollywood'un bire bir kopyası olan Bollywood'un da merkezi konumunda bir şehir.Türkiyedeki karşılığı ise İstanbul'a denk geliyor.Yoğunluktan öğle yemeği yememiz gecikince saat 16.00 sularında yiyecek mekan arıyoruz ama saat 15.00 gibi tüm restoranların kapandığını öğreniyoruz.Bu arada Hindistan'da orta sınıf pek olmadığı için ya herhangi bir otelin restoranında yemek bulabiliyorsunuz yada sokaklarda inanılmaz pislikteki yerlerde.Ülkede sayısı bilinmemekle beraber 10 milyon civarında evsiz var ve bunlar sokaklarda yaşıyorlar.Saatler boyunca trafikte onları seyrederken bir kez daha fakirlik kavramı üzerinde düşünüyorum.Hind fakiri kavramının boşa söylenmemiş bir söz olduğunu idrak edip halime şükrediyorum.Bombay'da bazı güzel binalara rastlıyoruz ve sorduğumuzda bunların İngilizler tarafından yapıldığını öğreniyoruz.
Hindistan Notları-Yeni Delhi…
Yeni Delhi'ye geleli henüz birkaç saat oldu.Havaalanından çıkınca ağır bir hava bizi karşılıyor.Taksiye biniyoruz ama sanki yüzyıl öncesinde zaman yolculuğundayız.Sefalet ve gelişmemişlik inanılmaz düzeyde.Delhi ülkenin başşehri ve tüm yollar evsiz insanlarla dolu halde.Bu arada evsizlerin arkalarındaki bahçelerde golf sahaları dikkatimi çekiyor.Herşey sanki şaka gibi geliyor.Evsizlerin arkasındaki reklam tabelalarında Vodafone sizi dünyaya bağladığının reklamını yapıyor.Ülkede kaldırımda yürümek neredeyse imkansız gibi.Hangi Hindliyle konuşsam heryerde rüşvetin olduğundan ve rüşvetsiz hiçbir işin yürümediğinden şikayet ediyor.Kaldığımız otel 2010 yılını yaşarken sokaklar 19.yüzyılı yaşıyor gibi.Hindistan tvlerini açtığımda heryerde film ve müzik starları gözüküyor.Ülke tamamen onlarla yatıp onlarla kalkıyor.Seda Sayan programları bana Discovery kanalındaki öğretici belgeseller gibi geliyor Hindistan kanallarına bakınca…Nasıl Latin Amerika futbolla yatıp kalkıyorsa burasıda Bollywood starları ve danslarla yatıp kalkıyor.Tv seyrederken tüm ülkenin eğlendiğini ve hiçbir sorunu olmadığını düşünemeden edemiyorum.Yarın Sitapur şehrine yolcuğumuz olacak…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder