Kışın yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığı bir zamanda hafta sonu akyazı sakarya gezim ruh alemim için bir ilaç olduğu kanaatine vardım.Cumartesi sabahı bir toplantı için Akyazı ilçesine yolculuğum başladı.O korkunç heyula gibi gecekonduların arasında geçen 1 saatten sonra kainat yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladı.Sanki bir an bahar başlangıcı gibi bir his geldi içime.Her yer yemyeşil ve renk cümbüşü içindeydi.Bu yeşillik ne zaman ki kocaelinden çıktık iyice baskın bir hal aldı.Toplantınında stresi ile bu güzelliğin pek te tadına varamamıştım.Derken geri dönüş için biraz nostaljik bir yolculuk olsun diye öğrencilik yıllarımın en güzel taşıtına trene binmeye karar verdim.Biner binmez lise yıllarımda ailemden ayrılınca ayda bir onları ziyaret etmek için bindiğim trenler aklıma geldi.Hafif hüzün hafifte gülümsemeyle karışık hisler heryerimi kapladı.Dünyada herşey değişiyordu ama sadece trenler değişmiyor hissine kapıldım.İlk trene bindiğimde 5-6 yaşlarındaydım ve İzmir ekspresi ile 6 saatlik bir yolculuk yapmıştım.Yalvar yakar dedemi kandırıp tabi bu arada benimle gelmek için can atan kardeşimi de ona bebek alacağım vaadiyle kandırıp bu yolculuk iznini almıştım.Tabi o zaman hala kara trenler vardı kömürlü olanından.Ama bizim bindiğimiz treni çok ta iyi hatırlamıyorum.Ve çok mutlu yapılan bir yolculuktan sonra gitmek istediğimiz yere varmıştık.O gün trenler kalbimi kazanmıştı.Öğrencilik yıllarımda her ne kadar deniz otobüsleri yolculuğumun baş vasıtaları olarak yer alsalarda trenler bende hep tarihin içinden gelen ve sevenleri kavuşturanlar olarak hafızamın başkösesinde yer almışlardır.Yine öyle bir psikoloji ile adapazarından bugün sıcak bir sonbahar sıcağında arkamda sevdiğim bir arkadaşımı bırakarak yolculuğa başladım.Yeni bir kitaba başlamanın heyecanı bu hatıralarla dolu trenle birleşince beni anlatılamaz duygular seline bıraktı.Bir yandan elimdeki kitapta yeni dünyalar keşfederken
bir yandan da sağımdaki sapanca gölünün doyumsuz manzarası eşliğinde yolculuk yapıyordum.Her yer ahenk içindeydi.Bu ahengi bozan sadece beşerin o bulaşık eliyle diktiği anlamsız çirkin beton binalardı.Ama yinede güzel gören güzel düşünür sözünü şiar edinen ben gözümü kainat sarayında gezdirmeye devam ediyordum.Ağaçların kuşlarla dansını gölün güneşle olan ilişkisini seyre koyuldum.Trenin o sevimli sesi arada gelen biletçilerin kontrol sesleri ara duraklarda köylülerin çuvallarla trene binmeleri içinde tipik bir anadolu yolculuğu içindeydim.N e zamanki İstanbula yaklaşmaya başladık o saf duygularım yerini yavaş yavaş büyükşehir gerginliğine bırakıyordu..Arada insanın o güzel duygularını tekrar yaşaması çok cüzi olan tren biletini alıp günü birlikte olsa şöyle güzel bir kaçamak yapılması insan ruhunun o derinliklerine yolculuk yapmanızı canı gönülden ister ve hararetle tavsiye ederim.
6 yorum:
ıspartaya da tren varmış osman bey. gitmek isterseniz belki diye düşündüm... :D
osman kardes o kadar geziyosun ama hep yalniz olarak...hic cagirmiyosun yaani:(
yazmak güzeldir.içindeki cevheri ortaya koyar.
çok okumak ve okuduklarının iç alemininde süzülerek dışarıya inikası yazdıklarını okuyanları daha deruni etkiler.Cevheri daha parlatır.
Allah hakkıyla okuyanlardan eylesin...Amin.
hasan. :)
ne treni osman uçak diye birşey çıkmış pekte hızlı gidiyor. Tavsiye ederim. Böylece tren öküz misali sadece bakılık olur.
s a akyazı cok güzeldir otobüs yolculuğunda gecerken görüyorum hic gitmedim keşke her tarafta böyle yeşilikler olsa trenlede güzel olsa AEO
osman bey öncelikle selamlar .. üniversiteyi sapancada okudum oranın doğası , eşsiz güzelliğiyle bence ülkemizde pek bulunmayan yerlerden ayrıca gölün kattığı renk apayrııı... geçirdiğinz bu güzel anınızı bizimle paylaşmanız ve çok etkiliyici anlatımınız açısından sizi kutluyorum.. yazılarınıza devam edinn.. saygılarımla... FATİH BARBAROS
Yorum Gönder